izlenimlerim:
- Sabahları kahvaltıda ekmeğine zahter serpmeyi unutma.
- Beyrut’ta yediğim terayağlı baklavaların tadı hala damağımda. 🙂 Mis gibi tereyağ kokuyordu. Kuru baklava olduğundan rahatlıkla Türkiye’ye taşınıyor ve hemen bozulmuyor.
- Yerli birası Almaza
- Bekaa vadisinin üzümlerinden yapılmış yerli şarabı Ksara. Beyrut havalimanından alabilirsiniz. Oldukça çeşit var.
- Ayaküstü bir şeyler atıştırmak için Barbar ismindeki 24 saat açık, çeşit çeşit sandviçlerin yapıldığı yere gidin. Çok lezzetli kocaman sandviçler yapıyorlar.
- İsmine aldanıp da White coffee içemyin. Sıcak su içine konmuş kolonyaya benziyor. Tadı çok kötü.
- Taksimetre olmadığından Taksiye binmeden önce muhakkak şoför ile pazarlık yapın.
- Yanınıza para olarak dolar alın. Zaten hesap hem Lübnan Pound’u, hem de USD olarak geliyor. Ödeme seçeneği size kalmış. Neredeyse hiç para bozdurmanıza gerek kalmıyor.
- Çok güvenli bir ülke sokaklarda rahatlıkla gezebilirsiniz.
- Sidon’a giderseniz tatlı almadan dönmeyin. Fıstıklı burma, irmik arasına konmuş antep fıstıklı ve bademli tatlıları çok lezzetli.
- Markaya çok önem veriyorlar. Arabalardan Porsce, Hummer, GMC, BMW ağırlıkta. Gösterişi çok seviyorlar.
- Şehir şu anda inşaat halinde 5 sene sonra tanınmayacak hale geleceği kesin. Ev fiyatları Türkiye civarında.
- Etrafta çok fazla asker olması ilgimi çekti. Sanki her an bir şey olacakmış gibi insanı tedirgin ediyor.İnsanlar sokaklarda dolaşmayı ve dışarda yemek yemeği çok seviyor.
- Falafel yemeden dönme.